:: HACKER’LIĞIN KISA TARİHÇESİ ::
l 1969 Öncesi. Önce bir telefon şirketi vardı: Bell Telephone. Ve zamane hacker’ları.
Tabii, 1878’de onlara hacker denmiyordu henüz. Telefon santrallerine operatör olarak alınmış, onun telefonunu
buna, bununkini ona bağlayan şakacı birkaç genç delikanlı.
Artık telefon santrallerinde neden bayan operatörler tercih edildiğini anlıyorsunuz!
Şimdi, 1960’larda ortaya çıkan gerçek bilgisayar hacker’larına gelelim.
ABD’nin dahiler çıkaran ünlü üniversitesi MIT’de (Massachusetts Institute of Technology) bilgisayarlar kullanılmaya
başlandığında, bazı öğrenci ve asistanlar, bu makinelerin nasıl çalıştığını
çok merak ettiler, bu yeni teknoloji hakkında ne varsa öğrenmeye çalıştılar. O günlerde bilgisayarlar,
ısı kontrollü cam odalarda kilitli olan devasa makinalardı.
Bu ağır metal yığınlarını çalıştırmak binlerce
dolara mal oluyordu. Programcılar bu dinozorları pek de kolay kullanamıyordu. Bu yüzden, zeki olanlar, hesaplama
işlemlerini daha çabuk yapabilmek için “hack” dedikleri programlama kısayolları yarattılar.
Bazen bu kısayollar orijinal programdan daha iyi tasarlanmış oluyordu.
Belki de bütün zamanların en iyi hack’lerinden biri, 1969’da, Bell laboratuarlarındaki
iki çalışanın, Dennis Ritchie ve Ken Thompson’un bilgisayarların artık açık kurallarla
çalıştırılması gerektiğini düşünmesiyle yaratıldı. İkili, geliştirdikleri
bu yeni standart işletim sistemine UNIX ismini verdiler.
l 1970-1979. 1970’lerde siber cephe alabildiğine açıldı. Bu işle ilgilenen
herkes, kablolarla bağlanmış bir dünyanın nasıl çalıştığını araştırmaya
ve bulmaya çalışıyordu. 1971’de, John Draper isimli bir Vietnam gazisi, Cap’n’Crunch (mısır
gevreği markası) kutusundan çıkan promosyon düdüklerin 2600 MHz tonda ses çıkarttığını
fark etti. Bedava telefon görüşmesi yapmak için düdüğü telefonun alıcısına üflemek yeterliydi.
O zamanın hacker’ları, “phreaking” adı verilen bu tür yöntemlerin
kimseyi incitmediğini, telefon hizmetinin sınırsız bir kaynak olduğunu ileri sürüyorlardı. Hackerlar
dünyasında tek eksik sanal bir kulüp binası idi. Dünyanın en iyi hacker’ları nasıl tanışacaklardı?
1978 de, Chicago’lu iki genç, Randy Seuss ve Ward Christiansen, ilk kişisel BBS’i (Bulletin Board System
- İlan Tahtası Sistemi) kurdular. BBS’ler günümüzde halen çalışıyor.
l 1980-1986. Bildiğiniz gibi IBM firması, 1981’de bağımsız işlemcisi,
yazılımı, belleği ve depolama birimleri olan yeni bir bilgisayarı duyurdu. Bu modele PC (Personal
Computer-Kişisel bilgisayar) adını verdiler. Bu makinelerden biriyle istediğinizi yapabilirdiniz. Gençlerin
Chevrolet’lerini bırakıp PC’lere, “Commie 64” (Commodore64) ve “Trash-80”lere
(TRS80-Tandy) düştükleri zamanlardı bunlar.
1983 yılında çevrilen War Games (Savaş Oyunları) adlı film, hacker’lığı
farklı bir cepheden ele aldı: Bu film izleyicileri hacker’ların her bilgisayar sistemine girebileceği
konusunda uyarıyordu. Ama alttan alta, hacker’ların çevresinde hep güzel kızların olduğu mesajı
da alınıyordu.
Her geçen gün daha fazla kişi online dünya ile tanışıyordu. Askeri amaçlarla
kurulan, sonradan üniversiteler arasında bir ağ haline gelen ARPANET, artık Internet’e dönüşüyordu;
BBS’lere karşı tam bir ilgi patlaması yaşanıyordu. Milwaukee’de kendilerine The 414’s
diyen bir hacker grubu, Los Alamos Laboratuarlarından Manhattan’daki Sloan-Kettering Kanser Merkezi’ne kadar
değişen pek çok kurumun sistemine girdiler. Artık polisin işe karışma zamanı gelmişti!
l Büyük Hacker Savaşı. 1984’e, kendine Lex Luthor adını veren bir kişi
Legion Of Doom (LOD - Kıyamet Lejyonu) adlı hacker grubunu kurdu. Adını bir çizgi filmden alan LOD, en
iyi hackerlara sahip siber-çete olarak ün saldı. Ta ki grubun en parlak üyelerinden Phiber Optik isimli gencin, grubun
bir diğer üyesi Erik Bloodaxe ile kavga edip kulüpten atılmasına kadar. Phiber’in arkadaşları
rakip bir grup kurdular: Masters Of Deception (MOD). 1990’den itibaren, LOD ve MOD, iki yıl boyunca online savaşlar
sürdürdüler, telefon hatlarını kilitlediler, telefon görüşmelerini dinlediler, birbirlerinin özel bilgisayarlarına
girdiler. Sonra Federaller (FBI) olaya el attı, Phiber ve arkadaşları tutuklandı. Bu olay, bir dönemin
sonunun geldiğini haber veriyordu.
l Yasaklar (1986-1994). Devlet de online olunca, eğlence bitti. Kongre, ciddi olduklarını
göstermek için, 1986’da Federal Computer Fraud and Abuse Act (Federal Bilgisayar Sahtekarlığı ve Kötüye
Kullanma) adı altında bir yasa çıkardı. Bu boyutta hacker’lık ağır bir suç oldu!
1988’de Robert Morris Internet worm (Internet solucan’ı) adını verdiği
bir hack yöntemi ile ortaya çıktı. Net’e bağlı 6000 bilgisayarı göçerterek, yeni yasayla yargılanan
ilk kişi olma şerefine erişti. Sonuç: 10.000 dolar para cezası ve çok fazla saat toplum hizmeti.
Bir süre sonra, tutuklananları saymak için parmaklar yetmemeye başladı.
Aynı yıl Condor takma adıyla tanınan ünlü hacker Kevin Mitnick, Digital Equipment Company şirketinin
bilgisayar ağına girdi. Yakalandı ve 1 yıl hapis cezasına mahkum oldu. Sonra adaşı Kevin
Poulsen telefon hatlarına girmekle suçlandı. Kevin hemen ortadan kaybolarak adaletin uzun kolundan 17 ay boyunca
saklandı.
Sundevil Operasyonu, ABD hükümetinin ülkedeki tüm hacker’ları (LOD dahil) ele geçirmek
için 1990’da başlattığı bir operasyondur. Bu girişim bir işe yaramadı; ancak bir
yıl sonraki Credux operasyonun MOD’ın 4 üyesinin hapisle cezalandırılmasıyla sonuçlandı.
Phiber Optik federal hapishanede bir yıl geçirdi.
l 1994’den Bugüne. 1994 yazında, Rus mafyasının eline düştüğü
ileri sürülen Vladimir Levin adlı bir genç, Citibank’ın bilgisayarlarına girerek müşterilerin hesaplarından,
bir söylentiye göre 10 milyon dolardan fazla parayı (resmi açıklamaya göre 2.5 milyon dolar) İsrail’deki
banka hesaplarına transfer etti. Levin, 95 yılında Interpol tarafından Heatrow Havaalanında tutuklandı;
Citibank yaklaşık 400.000 dolar haricinde tüm parasını geri aldı. Hackerların art arda tutuklanması
siber ortamda ani bir dolandırıcılık azalmasına neden oldu.
Bazı insanlar önceki hatalarından ders almadılar tabii. 1995 Şubatında
Kevin Mitnick tekrar tutuklandı. Bu sefer FBI onu 20 bin kredi kartı çalmakla suçladı. Daha sonra çalınmış
cep telefonu numaralarını kullanması nedeniyle dava açıldı. Davası 1999 Ocak ayında görülecek
olmasına karşın, mahkeme onu kefaletle serbest bırakmama kararı aldı ve hapisteyken lehine delil
toplamak için olsa bile bilgisayar kullanmasını yasakladı. Kevin Mitnick serbest kaldığında
bile büyük olasılıkla göz altında tutularak bilgisayarlara erişimi engellenecek.
Mitnick’in zincirlerle götürüldüğünü devlet televizyonunda görmek, online kanunsuzlarına
karşı toplumun sempatisini azalttı. Net kullanıcıları “password sniffer” gibi araçlar
kullanarak özel bilgilere sızan veya “spoofing” gibi bir makineyi kandırarak hacker’a giriş
izni veren araçlar kullanan hacker’lardan dehşete kapıldılar.
Bunu ister anarşinin sonu, ister serbestliğin ölümü olarak adlandırın, artık
hacker’lar romantik anti-kahramanlar, sadece bir şeyler öğrenmek isteyen farklı (tuhaf) insanlar olarak
kabul edilmiyorlardı. Dünya piyasasını Net üzerinden yönetme vaadiyle filizlenen online ticaret, korunmaya
ihtiyaç duyuyordu. Hacker’lar birden dolandırıcı niteliği kazandılar. Gerçi bazıları
Mitnick’i kahraman ilan ettiler, yargılanmadan infaz edildiğini ileri sürerek serbest bırakılması
için kampanyalar başlattılar (bkz. www.2600.com); ancak Mitnick dışında hiçbir hacker bu ölçüde benimsenmedi.
Peki şimdilerde neler oluyor? Internet dünyasında yasadışı yöntemlere
sıkça başvuruluyor, ancak eskisi gibi efsaneleşmiş isimler çıkmıyor.
Yine de Aldous Huxley’in bir zamanlar söylediği gibi, olaylar görmezlikten gelinmekle
yok olmazlar. Bilgisayar yer altı dünyasında hep söylenen şu sözü de unutmayın: İyi bir hacker’san,
ismini herkes bilir. Ama büyük bir hacker’san kimse kim olduğunu bilmez
By DjSaGe